Şu fani alem de bilinmeze doğru
yürüyen aciz insanlardan birkaçı da bizleriz şüphesiz. Yol, dünya ahalisine
göre kısa, ahir ahalisine pek uzun. Günlük koşuşturmalar, yapılan maddi ve
manevi yarışmalar, bizlere sunulan sonsuz imkânlar, tamamı bizleri yolumuzdan
saptırmak için değil aslında. Çünkü bizim bir yolumuz ve istikametimiz yok ki.
Hayat yolculuğunda ne yalnız başımıza yol alabiliriz, ne de en sevdiklerimiz
ile. Güzel bir yemek yapmak isteyince içinde birçok bozulmamış malzeme
eklememiz gerekiyor. İçine çürük bir soğan, küflü salça veya yabancı bir yağ
ekleyince yenilmez oluyor öyle değil mi? O yemeği beğenmeyecek olan biz
insanlar, neden kendimizi iyileştiremiyoruz. Güzel bir yağ ile tesettürün yeri
aynı değil midir? Biz erkeklerin gözkapaklarındaki tesettür, hanımların el ve
yüzleri hariç örten tesettür, bizleri güzelleştirmez mi? Erkeğin bakışlarında
saklı olan güzellik ile kadının bedeninde saklı olan güzellik arasında bir fark
görebiliyor musunuz?
Hayat yolculuğu çok dertli, çok
kederli, çok inişli çıkışlı değil mi? Hepimiz birbirimize yardım ederek bu yolu
beraber aşmak varken, herkes bir başına yürümeye çalışıyor. Ha bire bahaneler
buluyoruz, ha bire korkutuluyoruz, ha bire ağır yüklere maruz bırakılıyoruz.
Birisinin yaşı çok büyük, birisinin yaşı küçük; birisinin maddi gücü, diğeri
seni çok ezer; birisi hiç evlenmemiş çocuk gibi, diğeri ne kadar olgun olsa da
evlenmiş boşanmış. Toplumun bu görüşleri günümüzün ahlaki yapısının temellerini
oluşturmuyor mu? Bu tarz kalıplara sokulmuyor mu gençler? Acaba Hz. Muhammed bu
yüzden mi evlendi kendisinden 15 yaş büyük ilk Müslüman olacak olan dul ve
bilge Hatice annemizle yahut kendisinden çok küçük olan Aişe annemizle. O kız,
o erkek olmaz, onun evladı olmaz gibilerinden hep bir engeller silsilesi. Bu
silsilenin sonuçlarını hepimiz çok iyi biliyoruz ki. Ya sevgisiz ve şiddet
içeren aileler yetişecek ya da nüfusumuz yıldan yıla eriyip gidecek. Nemelazım,
onların günahına girmem, aman banane sakızları ağızlardan düşmeyedursun yeni
yeni sakızlar icat edilmeye başlandı, ya benim ya kara toprağın gibi.
Bu dünyada işe güce
aldanmayalım, hayatımızı çatlak bir bardaktaki su misali boşa yitirmeyelim.
Araştıralım, sorgulayalım, aklımızın en kuytu köşelerini, gönlümüzün en uçsuz
diyarlarını keşfedelim. Her taraftan her bir milletten insandan kötü bakışlar
geliyor ok gibi adeta bedeninize, onlardan nasıl korunursunuz? Tesettür,
insanın sadece bedeninin değil, ruhunun da kalkanıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder