Kusurlarımız gerçek yeteneklerimizdir..

 Bugünlerde derin düşünceler deryasında savruluyor, hayattan arınmış zihnim. Uçsuz bucaksız düşünce deryasında, sandalımla yol alıyorum ne zaman kavuşacağımı bilmediğim asıl evime. O sandal ki bazıları için ev, bazıları içinde vasıta; bazıları için kurtuluş ve bazıları için de yok oluş aracı. Bakalım sandalı iten, dalgalara yön veren, rüzgarı gönderen; bizi hangi tarafa sevk edecek. Ateşin ateşe azabını mı yoksa esas güzelliklerimi seyredeceğiz. Ya o sandala binmeyenler, ya binemeyenler, ya sıra bekleyenler, ya o sandalın varlığından haberleri olmayanlar... 

Bu yolculukta bazılarımıza kusursuz bir beden, bazılarımıza kusursuz bir irade ve bir çoğumuza da hem kusursuz beden hem de irade verilmiş. Kuşkusuz rahlende bir kılavuz bekliyor seni, bu yolculuğa çıkman için ruhunu ihya edecek olan. 

Ve ben!

Yıllardır arıyordum kendimi , dünyaya bağlanmış insanların arasında. İş bulmak, evlenmek, yüksek maaş , zenginlik ve\veya arabasının modelini yükseltmek isteyenlerin, emeklilik hayalleri kuranların  arasında debelenip durmuşum ve kendimi unutmuşum. Sıra sıra tüm görevleri tamamlarken bulmuşum, doğduğumda kaybettiğimi. Ara ara hatırlıyor gibi oluyorum, tanıdık cenazelerinde ağladığım zamanlarda. 

Neyse ki kendimi insanlara karşı ifade edemediğim, hiç kimsenin istemediği, hatta bazısının dalga geçtiği, bazen beni bile biçare bırakan süper yetenek verilmiş bana ve ben, yeni yeni farkına varıyorum. Ve iyi ki de benimsin diyorum. Ya o yetenek olmasaydı. Belki de boğulmuştum günah ırmağında, belki de kılavuzumu dahi kaybetmiştim, belki de tam tersi olabilirdi. 

.......

Peki neden dost olamıyoruz ki onunla? Neden ondan faydalanmıyoruz ki ahiret için? Neden bir terbiye aracı olarak görmüyor ve kullanmıyoruz ki?

 Bugüne kadar bir çok yer gezdim, bu sorunu aşabilmek için. Yüzlerce kişi tanıdım bu durumla mücadele eden. Yine bir çok insan tanıdım, bu sorunu hiç kafasına takmayan, onunla yaşayan ve mutlu olan. Ben mi hangi taraftayım? Ben, her türlü her halimle mutlu olan taraftayım. Ama gel gör ki; çevremizde ki insanlar bu durumu, bizim için bir eksiklik görüyor. Hele ki bu işi nasıl yapacaksın bu halinle diyen iş verenlere ne demeli, hele ki  nasıl iş bulacaksın bu halinle diye söylenen hocalarımıza ne demeli, hele ki başarını hor görüp keşke şöyle olmasaydı diyen insanlara ne demeli?  Ama unutuyorlar galiba, mezara sadece bir bez gireceğimizi.  

Dünya'nın en ünlü düşünürleri, en ünlü bilim insanları, en ünlü liderleri, en ünlü artist ve aktristleri de bu yoldan geçtiler. İçimizde var olan potansiyeli ortaya çıkarmak bizim elimizde.

Nereyedir bu yolculuk
Sabah akşam süregelen
Yaradana bu yolculuk
Nefisvari gidip gelen


   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sünnet üzre yaşamak

  Allah azze ve Celle hayırlısını isteyen kullarına; şüphesiz en doğruyu, en güzeli ve en iyiyi hayırlı kılmamış mıdır? En doğru, en güzel, ...