Biz kimiz


Biz ölümün sevdalısı, zalimin belalısı.

Bir yol düşünün, altınızda bir çift ayakkabı, yanınızdan vızır vızır geçen son model mekanik vasıtalar. Yolun sonu yahut tünelin sonu tek bir yere çıkıyor. Hepimiz o yolun sonuna varmaya çalışıyoruz.

Ben ağır ve sağlam adımlarla düşünerek, tasarlayarak, yürüyorum hedefe; bazıları da bir yandan, aynı istikamette yürüyen bana üzülerek, bir yandan da direksiyon hakimiyetini bozmadan memleketinin ahvalini düşünmeye çalışıyor.

İşte tam olarak burada anlıyor insan, yumurtanın içten kırıldığında yeni bir hayatın başladığını. Bu arada artık günümüzde laboratuvar ortamında üretilen tavuklarda var. Yani burada iki tip tavuk var. Biri doğal yollarla kendiliğinden yetişen vahşi hayatın sillesini iliklerine kadar hisseden doğal tavuk ve diğer taraftan laboratuvarlarda insan iradesiyle ve bilimsel yöntemlerle yetiştirilen bir tavuk var. Okumamış cahil olarak görülen köylü Yusuf Abi gider doğal tavuğu tercih eder, üç üniversite okumuş, her şeyi yalamış yutmuş kendini çağdaş ve bilim aşığı olarak gören Mücella hanımda laboratuvar ortamında yetişen tavuğun etini yere göğe sığdıramaz. Onunla yetinmez, bilim insanlarını yaradandan üstün tutar ve Yusuf abi gibileri bilgisiyle dövmeye çalışır. Mücella Hanım çok okumuştur, çok bilgi sahibidir, ve bizim toplumumuzda çok okumak çok değerlidir, nitelikli okumak değil.

Sözün özü şu ki, sloganik söylemlerle zihnimiz beleşe kiralanıyor. İçimizdeki deli taylar yanlış yollara saptırılıyor. Nihayetinde çok okuyan insan da hiç okumayan insan da yanlış yollarda kendini heba ediyor.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sünnet üzre yaşamak

  Allah azze ve Celle hayırlısını isteyen kullarına; şüphesiz en doğruyu, en güzeli ve en iyiyi hayırlı kılmamış mıdır? En doğru, en güzel, ...