Hayatın günlük akışı içerisinde, kaybolan saniyelerimiz var bizim. Bir saniyesine dahi hükmedemediğimiz şu alemde zaman geçirmek için bir çok uğraş ediniyoruz kendimize. Bazılarımız ise; sıkıntıdan patladım, zaman geçmek bilmiyor diye şuursuz cümleleri konuk alıyor kendi iradesine. Sonra o konuk, ev sahibi oluyor. Demem o ki; zamana yemin eden Yaradan’ın, zamanı hiçe sayan kulları olduk. Kıraathane ( kitap okuma yeri) ile kahvehane ( Kahve içilen yer) arasında birçok zararlı oyun ile hoş zaman geçirdiğini zanneden birçok insan görmek hiçte zor değil, zamane insanlarının arasında. Bide evde vakit geçirmeyi seven kardeşlerimiz var bizim, elinin altında internet denen bir mucize var, milyonlarca insanın mahrum kaldığı. Sen bunu zevklerin için kullanıyor ve bunda ısrar ediyorsan, ailene senin bir dediğini iki etmedikleri için kızmakta çok haklısın. Gazali diyor ya bir çocuğa her istediğini verirsen, o çocuk ilerde âlim de olsa öğrendiği ilim fayda vermez diye.
Bizi mutlu eden şey başarı erdemi değil midir? Biz çok ama çok küçük başarılardan bile mutlu olabiliyoruz. Başarıdan kastım, dersler de başarılı olmak değil sadece, bir sokak çocuğunun cebine çaktırmadan bir çikolata koymak, çok sinirli bir anında iradene gem vurup kendini yatıştırman, kendi kendini motive edebilmen veyahut beden dilinle anlatamadığını hal dilinle anlatabilmen. Son zamanlarda hep birilerini fütursuzca öven veyahut eleştiren insanları görünce ne kadar üzüldüğümü tahmin edemezsiniz.
Beni övüp
belini kırmayın diyen bir peygamberin ümmeti, kendi akrabaları ya da komşuları
ile rekabet halinde. Biri bizi övünce elimize ne geçer hadi bir düşünelim. İnsan
kendini yücelerden yüce gibi görür, sonu Firavun’un ya da Nemrut’un kötü sıfatlarından
birine sahip olur. Peki tersini düşünelim, kendimizi hiçlik makamına layık
görsek ( Bilen insan için en yüce
makamdır orası), üzerimizde ki nazarlardan ( gözlerden) kendimizi bertaraf
etmiş olmaz mıyız?
İnsan nasibine koşarken, nasibi de ona koşar. Yeter ki istikamet aynı olsun. Yeri ve zamanı
rabbimiz tayin eder. Çok istediğimiz bir şey olmuyorsa üç şeyden biri içindir:
ya henüz zamanı değildir (Rabbim bekletiyorsa güzelleştiriyordur), ya senin
için hayırlı değildir ( Rabbim gönlümüzü nasibimizden başkası ile yormasın), ya
da daha iyisi olacağı içindir ( Rabbimiz hakkımızda hayırlı olana gönlümüzü
razı eylesin). Ne zaman evleniyorsun diyenlere, yaşın geçiyor diyenlere cevabım
şu oluyor benim: “henüz erken”. Burada ki manayı insanlar ne yazık ki basit bir
gözle bakarak heba ediyor. Halbuki rabbimin dediği olur tevekkülünü aklımızın
köhne zindanlarından beraat ettiremiyoruz.Bir diğer husus ise, coçuğu olmayan birinin yanında çocuklarının varlığına şükreden
insanlar, anne babası hayatta olmayan bir çocuğun yanında ısrarla evladına
kızan bir anne baba.
Yüreğimin derinliklerindeki yangının bir nebze de olsa
sönmesine vesile olan yazılarımı okuyan kardeşlerime, en güzel dualarımı yazı
aralarına serpiştirerek paylaşmaya çalıyorum. Bir Müslümana Allah’ın ilk emri
olan “oku” ayeti kerimesine sarılarak,
bir ömür okuyan, anlayan ve tefekkür eden kardeşlerime selamlarımla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder