Henüz 3 yaşımda iken birisinin toprağa defnedilişine şahitlik ettim. O gün insanların düşünmekten korktuğu sorular belirdi zihnimde. Neden? Nasıl?
Ben insanoğlu insan. Adım sanım kime neye lazım. Bir uçta doğum diğer uçta ölüm pek çok boyutlu bir yokluk alemi, bizler de bu alemin birer ademi...
Neden peki? Neden sormuyor insan kendine nedenleri ne içinleri? Halbuki daha üç yaşında iken tanıştım o sorularla. Gel zaman git zaman meşk etti bizi dünya. Övülmek, güzellikleri görmek, hoş müzikler dinlemek, aşık olmak meyletti bizi ademin alemine..
Bu dünya hayatı hiç şüphesiz yokluk alemi değil midir? Bu yokluk alemine geniş mercekli gözlükle bakmak da mârifet değil, lensli gözlerle bakmak da. Saf ve halis bir gözle bakmak, görünmeyeni görmek, bilinmeyeni bilmeye çalışmak ve hatta bir maddede gördüğünü hissetmek aslolan değil midir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder