Herkes kendinde var olan yetenekleri göstermek ister. Bu sıfatı da Cenab-ı Allah'ın insanoğluna bir lütfu olarak düşünebiliriz. Lakin şunu da düşünmekten kendimizi alamayız. Acaba Allah'ın bizleri ve alemi yaratmasında ki gaye yeteneklerini bize yarattıığı kullarına göstermek istemesi midir?
Tarihte ismi bilinen önemli şahsiyetlere bakalım bir de. Fatih Sultan Mehmet Han, kendi yolunu kendi çizdi; kimsenin hesaplayamadığı problemleri, çizemediği teknik çizimleri yani hiçkimsenin başaramadığı birçok şeyleri başararak o yaşta o tecrübesizlikle ama o vazgeçmeyen irade ile kimsenin başaramadığını başardı. Bu başarı bugün dahi islam toprağı olarak ayakta durmaya devam ediyor.
Nikola Tesla'nın alternatif akımı ve daha nice buluşlara imza atması hiç şüphesiz onun da sıradan biri yapmadı. Çünkü o da kendi yolunu çizmeyi başardı. Edison'un altından körelen bir olmaktansa dünyaya ismini duyuran bir dahi oluverdi.
İmam Gazali'nin o meşhur dönüm noktası;
“İmam Gazali talebeliğe henüz başladığında memleketinin dışında ilim öğrenmeye gider. Dönüşte kafilesinin önünü eşkıyalar keser. O sırada Gazali’nin de heybesindeki tek şey olan ders notlarını alırlar. Gazali buna çok üzülür ve reisin yanına giderek ‘Aldığınız hep sizin olsun ama Allah rızası için notlarımı bana verin. Yıllardır onlara emek verdim, sizin işinize yaramaz.’ der. Eşkıya reisi hem gülerek, hem alay ederek şöyle cevap verir:
‘Sen elinden kâğıtların alınınca cahil kalıyorsun. Böyle bilgi mi olur?"
Gazali bu olaydan sonra ilme bambaşka bir gözle bakar, her yeni bilgiyi aklına geçirir. Akıldan da sadra geçirir. Gazali kendine bambaşka bir yol çizer. O yolda ilk kez kendisi yürür. Yol Gazali yolu olur.
Birçok kişiler örnek verilebilir. Yahut bunlar benzerlikten ileri gitmeyeceği için fazla sözle akılları daha fazla meşgul etmelim. Asıl gelmemiz gereken konuyu yani bugünü anlatalım. Ezbere dayalı ve herkese aynı eğitimi layık gören sistemin artık okulların kara listesinde yerini alma vakti çoktan gelmedi mi? Artık öyle bir çağdayız ki, her türlü bilgi artık cebimizde. Sadece onu alıp işleyip uygulamaya geçmek gerekiyor. İşin özü şu ki artık gençlere bilgi vermeyi bırakalım. Uygulamaya geçsinler. Bir şeyleri üreterek öğrensinler. Şu anda Güney Kore, Japonya ve Çin gibi ülkeler bu konuda çok ileri de. Misal beğenmediğimiz Bharat yani Hindistan, sanayi de basit yollarla mükemmel işler çıkarıyor. Bakın Finlandiya gibi Avrupa ülkeleri çocukları bahçelerde eğitiyor.
Ve biz Türkiye halen daha eğitim beton binalar içinde daha güvenli ve konforlu olduğunu düşünüyoruz. Özel kreş ve anaokullarına uygulama yapıyorlar diye bayılıyoruz ve bunu yapanlara çok daha fazla ödeme yapıyoruz. Gayemiz çocuklarımızı okullara aşık etmek olmalı. Bilgiyi kendileri kazanmalı. Çözümleri kendileri üretmeli. Konuya bir misal ile noktayı koyalım: İki tane ikinci sınıf öğrencisi düşünelim. Birisi babası ile beraber her zaman pazarcılık yapıyor, hesap işleri ile de ister istemez alakadar oluyor. Diğer öğrenci ise sadece okulda öğreniyor ve evde ödevini yaparak matematiği öğrenmeye çalışıyor. Arada ki fark şu birisi matematik nedir yeni öğrenirken, diğeri yani pazarcı olan matematiğin ne güzel bir şey olduğunu çoktan öğrenmiş oluyor. Aradaki düşünce seviyesini varın siz düşünün.
Bu üniversitelerde de aynı ne yazık ki. Mesleğin içinden gelenler ile mesleğe yeni atılacak olanlar arasındaki kavram anlayışı farkı çok üst seviyededir. Bir müteahhitin inşaat mühendisliği okuması ile yıllarca okul okuyan kişinin inşaat mühendisliği okurken derslerde ki terimleri anlama kabiliyetleri aynı değildir elbete.
İnsan ne olursa olsun kendini heyecanlandıran işi yapmalı, onu yaparken çok keyif almalı ve hatta o iş rüyalarına dahi girmeli, o işi yaparken zaman su gibi akıp geçmeli. Ancak bu şekilde keyif alırsın ve fark yarabilirsin. Yapmak zorunda olduğun şeyi yapmak ise seni o işin kölesi yapar. Evet belki de çok yüksek maaşlar kazanabilirsin ve ülken için güzel işlere imza atabilirsin. Ama içindeki ukde ile ölmek istemezsin.
Kendi egonu tatmin ederek,
devamlı konfor alanında kalarak, memur hayatı yaşarak bir yol
çizemezsin. Sabah erkenden işe gitmek için evden çık, akşam eve
geç gel. Bunu haftanın 6 günü tekrarla. Bu şekilde geçimini
sağlamaya çalış.
Hayır hayır, unutma ki insanların en
hayırlısı insanlara faydalı olandır. Bencil olmak, sadece
kendine odaklanmak iblisin ahlakıdır. Mümin ahlakı ise komşusunun
derdiyle dertlenmektir. Sen sadece kendin için yoksun. Sen koskoca
ümmet için varsın. Önce var ol, ki yok olmaktan korkmayasın.
Kendine ait bir yol çiz, hiç kimsenin çizmediği bir yol çiz ki
senin de adın yaşasın. Lakin, isimsiz olarak var olmak, fikirle
var olmak daha evladır.
Gaye sadece ve sadece Allah'ın rızasını kazanmaktır.