Yavaş yavaş derin konulara girmeye başladık, o halde biraz daha derin düşünmek gerekir. Beden gelişir, ruh olgunlaşır. İkisi arasındaki köprü olarak kalp ve beyin görev halinde değil midir? Kalp mi daha üstün us ( beyin) mu? Beyin yani mantığın kalpten yani hissiyattan daha üstün olduğunu söylersek, su ve yağdan oluşan bir beyin illaki bayatlayacak ve ölecek. Beynin ölmesi hiç kuşkusuz ki tüm bedenin ölmesi anlamına geliyor.
İnsan ve toprak
Ruh müessesesi
Dertlerimizin tadını çıkaralım..
Beklentiler ve umutların hazin sonu
Gaye neydi? Var mı bilenimiz veyahut hatırlayanımız? Hak rızasını kazanmak nasıl olacaktı? Hak katında salih ve saliha insanlar nasıl olunur? Bu soruları en son ne zaman kendimize sorduk.
Hep bir şeyler kuruyor zihnimiz ruh alemimizde, hep bir şeyleri bir şeylere benzetme çabası içinde. En çokta birilerini birilerine benzetme ihtiyacı. Şuralılar şöyledir, buralılar böyle; şu ay doğanlar şöyle, bu ay doğanlar böyle; şu aile şu meziyete sahip, bu aile bu meziyete. Hep insanlara bir kılıf bulmaya çalışıyoruz. Yani bir karakter inşa ederken, kolaya kaçıyoruz ve bu da bizi hataya sevk ediyor.
Aşk durumu buna en güzel örnek olarak verilebilir. Çünkü aklımızda kurduğumuz eş profilini gördüğümüz an aşırı bir bağlanma durumu oluşuyor. Biz bunu aşırı sevgi olarak tasvir ediyoruz. Halbuki bu durum bir nebze yanlıştır. O eş profilini kuran nefsimizdir. Bunu şekillendiren de etrafımızda ki insanların karşıt cins hakkındaki düşüncesidir. Bu sadece bedensel olarak değil ruhsal olarak da aynıdır. Ruh ikizi diyerek yapılan arkadaşlıkların korkunç sonuna çok kere şahit olmuşuzdur. Bu da dünya saadeti vermiyor.
Geriye ne kalıyor? Tabi ki bir takım ahlaki kurallara uyarak yapılan evlilikler. Bu kuralları gelenek, töre veya İslam ahlakı olarak nitelendiririz. Eski evliliklerin bu denli sağlam olmasının altında yatan neden de bu değil midir zaten?
Bu minvalde hanımefendi de beyefendi de hiç beklentiye girmeden bir yola çıkmalı. Bu yolda birlikte ya da yalnız başlarına ilerlerken ellerinde bir kılavuz olmalı, nasıl adım atmalarını ne yöne kaç adım gitmelerini gösteren bir kılavuz. Tabi bunun yanında sabır, azim, duygusal yılmazlık gibi erdemleri de ruhuna işlemiş olmalı insan.
İnsan olduğunu sanan insanlarız
İnsan n'ola?
Farklı olmak değil maksadım, ama insan bazı şeylere farklı çerçeveden bakınca, ister istemez farklı oluyor.
Ufkumuzu ne kadar genişletirsek o denli büyüyor düşüncelerimiz ve tabi ki dünyevi unsurlardan arınmış hayallerimiz.
Mağlup Dünya'nın galip insanları
Geldik şu aleme, nizam görmeye, oysa ki nizam vermeye çalışan biziz biz.
Biz bu aleme niçin geldik? Gel beraber dalalım yine düşünce dehlizimize ne dersin? İnsan yoktu, ol dedi olduk. Melekler biz varken ademe ne gerek dedi. Adem bozgunculuk sapkınlık çıkaracak dedi. O ise Ahmed dedi. İblis benden bilgisizine boyun eğmem dedi. Hak, güzel ahlak dedi.
Geldik şu cihana, gayrısı iman gerek.
Ölmeden evvel tevbe gerek.
Kin nefret tuttuk bilmeyerek.
Değerli güzel kardeşlerim, bizler, biz insanlar ne garip canlılarız ki hep hata yapmak üzerine kurmuşuz hayatımızı
Sünnet üzre yaşamak
Allah azze ve Celle hayırlısını isteyen kullarına; şüphesiz en doğruyu, en güzeli ve en iyiyi hayırlı kılmamış mıdır? En doğru, en güzel, ...

-
Vardır, yüreğe dokunan bazı anlar, Gâhı güzel, gâhı çirkin zamanlar. Aradı onca vakit Hakkı Âdem, Neden ararsın, bulamadın mâdem.(Der şeytan...
-
Şu fani alem de bilinmeze doğru yürüyen aciz insanlardan birkaçı da bizleriz şüphesiz. Yol, dünya ahalisine göre kısa, ahir ahalisine pek uz...
-
Bir çok insanın aklına gelmeyen en büyük korkusu nedir? Dervişe bayram, akılsıza hüsran Dünyaya neden tamah eder insan Bir bakmışsın s...